Ohrid Gölü çevresindeki seyahat planımız sayesinde Ohrid Gölü üzerinde yer alan St. Naum Manastırı yakınındaki tarih öncesi göl evi olan Su Müzesi’ni ziyaret etme fırsatı elde ettik. Almanya’daki Constance Gölü’nde de benzer ayaklı evler görülebilir.

Kültürel ve tarihi müzeye girdiğimizde Ohrid Gölü’nün kabaran sularında ayaklı evlerin kenarlarında ilerleyen dalgıçlar gözlemledik.

İlk başta yapıyı incelemek için direkler boyunca suya dalan araştırma grubu gibi görünüyorlardı ki sonradan ilk sualtı gezilerine girişen bir dalış grubu oldukları anlaşıldı.

Sualtı dalışı severler için gerçek bir cennet olan Ohrid Gölünün berraklığından defalarca hayrete düştük.

Dilediğiniz zaman sualtı dalış yöneticisinin komutlarını takip etmeye vakit ayırın.

Çeşitli alıştırmalar yapan grubun daha sonradan daldırma testine ait olduğunu öğrendik.

Bu durumda, üç farklı uyruktan üyelere sahip grup göl kenarına daldırma testi için toplanmıştı.

Sualtı dünyasının inanılmaz bitki örtüsü ve faunasının yanı sıra, göl kenarında çok sayıda yerel bitki örtüsü türü mevcut. Burası iki bin yıl öncesine kadar mevcut olan antik göl evlerine ait tarih öncesi keşifleriyle de biliniyor.

Su Müzesi ile aynı bölgede bir dalış okulunun da olması boşuna değil.

Çok kapsamlı dalışın mevcut olduğu, ilk dalış kursundan profesyonel dalış kursuna kadar kapsayan eğitim dalgıçlar için yürütülüyor.

Arkeolojik alanlara yapılan rehber eşliğindeki dalışların uygulandığı sualtı bunun dışında kilitli tutuluyor.

Fotoğrafçılık ve sualtı filmlerini içeren ilginç kurslar da mevcut. Kısacası Ohrid Gölü çevresindeki gezimiz gölü tatil beldesi olarak belirlemek gibi bazı ilginç gerçekleri ortaya çıkardı.