Kaleiçi Kapılarının Ardındaki Yaşamlar
Türkiye’nin Akdeniz kıyılarının batısında yer alan Antalya uzun geçmişi boyunca Anadolu’nun önemli ticari limanlarından biri olmuş, ikinci yüzyıldan sonra sürekli iskan görmüş ve günümüze değin bir çok seyyahın geçiş rotasını oluşturmuştur. Antik kent, yazılı kayıtlarda Attaleia, Attalia, Sathalia, Sattalia, Adalia, Antalia gibi isimlerle anılmıştır.
Antalya’nın en eski bölgesi olan ve antik kenti kaplayan Kaleiçi; büyük bir bölümü yıkılmış ve yok olmuş at nalı şeklinde içten ve dıştan surlarla çevriliydi. II. yüzyılda inşa edilen Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirleri ortak eseri olan, limanı ve etrafındaki antik şehri çevreleyen surlar çok sayıda kule ile desteklenmişti. Ayrıca şehir içi yerleşim merkezlerini birbirinden ayıran duvarlar da vardı.
Kaleiçi'nin geleneksel dokusu korunan evleri ve yapıları, kent tarihinin, sosyal yapısının ve yaşama birliğinin izlerini günümüze kadar getirmektedir. Özgün yaşamlarını devam ettiren yapılar seyredeceğimiz mimari bir güzellik değil aynı zamanda popülasyonun hayata karşı duruşu, fikir ve davranışları bütünüdür.
Buradaki geleneksel evlerin sıcaklığı Kaleiçi’ne girer girmez etrafınıza dolanır, başka bir atmosferdeymişsiniz hissini uyandırır. Hiç yabancı değilsinizdir bu ortama. Tarihin yüreğine basa basa geçersiniz dar sokaklardan. Önemli ve büyük bir ticaret merkezi olmasından dolayı Ortaçağ boyunca büyüyüp gelişen bu kentte Rumlar, Türkler, Yahudiler, Hıristiyan tüccarlar ve Araplar ayrı semtlerde olsa da bir arada yaşamışlardır. Her ne kadar bu semtleri birbirinden ayıran surlar vardıysa da eski kentin halkı aynı kahvehanede oturup aynı hikayeleri dinlemiş ve bir dönem yârenlik etmişlerdir. Kaleiçi’nin zengin sosyal ve kültürel yapıya sahip olmasının bizlere ve kültürümüze büyük katkısı olmuştur.
Kimbilir belki Polonya asıllı ünlü yazar ve seyyah Karl Graf Lanckoroński gibi siz de renkli kıyafetleri ile kapı önünde bekleyen, saçlarını kına ile kızıla boyamış iki Rum kadına rastlarsınız tarih kokan bu sokaklarda.
Kaleiçi’ndeki evler sahiplerinin ekonomik durumunu sergilemekte ve kullanılış amaçlarına göre farlılık göstermekle birlikte ortak özellikleri çok fazladır. Aileye paralel olarak büyüyebilme esnekliği olan yapılarda işlevsellik, doğaya ve çevreye uyum ön plana çıkartılmıştır.
Birinci katlarda uygulanan ve “cumba” diye adlandırılan çıkmalar hem yapının plan şemasını zenginleştirir, hem de farklı çıkma biçimleri, sokaklar ve küçük meydanlara hayranlık uyandıran bir şekil verir.
Bir cepheleri ile sokağa bakan evler bir cepheleriyle de bahçeye açılır. Narenciye yoğunluklu meyve ağaçlarının süslediği bahçelerin etrafında yüksek taş duvarlar mevcuttur ki meraklı gözlerden ırak bir mahremiyet sağlar sakinlerine. Çarpıcı bir zarafete sahip olan bahçeler her daim renkli ve canlı, her daim hoş kokuludur. Yöreden geçen hemen hemen bütün seyyahlar, kitap yahut günlüklerinde kentin doğasından ve bolluk içindeki bahçelerinden bahsetmişlerdir.
Bahçe ve bahçenin merdiven yada evin altına sokulmuş bölümünü oluşturan taşlıklar alt kattadır ve evlerin en önemli mekanlarındandır. Günlük yaşamın büyük bir kısmının geçtiği bu katlarda, mutfak, kiler, kuyu, banyo ve ahır gibi en çok kullanılan bölümler yer alır.
Taşlıkların yer döşemelerinde kullanılan yuvarlak yüzeyli elips şeklindeki çakıl taşlarının bir harç üzerine monte edilmesiyle ortaya çıkan değişik figürler avluyu süsler ve daha gösterişli bir hale getirir. Kapıların ardındaki farklı bir hayatı yaşayan bahçelere şöyle bir göz attığınızda sıklıkla karşılaşacağınız Bizans ve Roma dönemi tekniklerinden olan bu çakıl mozaik uygulamasının tek amacı dekorasyon değildir. Sıcak iklimlerde akşam saatlerinde çakıl taşları araları bahçe yıkandığından dolayı su ile dolar ve gece boyunca serinlik verir.
Koruma, yeniden işlevlendirme ve canlandırma amaçlı hazırlanan imar planı doğrultusunda Kaleiçi tarihi çevresi önemli bir turizm, ticaret ve eğlence merkezine, eski liman da yat limanına dönüşmüştür. Yapılan restorasyon çalışmalarından sonra tarihi dokusu korunan alanda çok şık ve nezih mekanlar yer alıyor. Kent kültürüne ve özgün mimariye ilgisi olanların mutlaka görmesi gereken, geçmiş zaman ezgilerinin modern zaman notalarıyla karışıp bütünleştiği tarihi bir çevredir Kaleiçi.