Tarihi İstanbul
Şehir günbatımında bir hayal âlemine benziyor. Güneş batarken Haliç sularında sarı ışıklar parıldıyor. Bu boynuz şekilli nehir ağzı, Haliç Eminönü bölgesinde Avrupalı İstanbul’un yeni ve eski kısımlarını ikiye ayırıyor. Tren, tramvay, otobüs ve vapurlar için ana ulaşım kavşağı olan Eminönü’ne otobüsle gittik.
Ulaşım sistemi dışında kaçırılmayacak yerler de var örneğin Mısır (Baharat) Çarşısı, Yeni Camii, Merkez Postanesi, Rüstem Paşa Camii ve Sirkeci Tren Garı. Eski İstanbul’u keşfetmeye başlamak için iyi bir nokta. Önce bir Boğaz gezisine katıldık. Hafif rüzgarda vapurda oturmak çok keyifliydi. Özellikle Boğazın Anadolu yakasındaki muhteşem ahşap villalar hoşumuza gitti ve tarihi camileri ve sarayları ve iki kıtayı birleştiren iki köprüyü seyretmekten keyif aldık.
Eminönü’ne geri döndüğümüzde eskiden Topkapı Sarayının devlet bahçesi olan gümünüzde ise yerel halk ve turistler için halka açık bir park olan Gülhane’ye giden yoldan devam ettik. Parkta kısa bir mola verip dinlendik ve sonra yolumuza devam ettik. Sonunda tarihi İstanbul’un kalbi olan Sultanahmet bölgesine vardık. Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultan Ahmet Camii, Hipodrom, Yerebatan Sarnıcı, İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Kapalıçarşı burada bulunmakta.