Keşlik Manastırı
Aracımıza geri döndükten ve dereye doğru maceracı bir şekilde yaptığımız dönüşten sonra “Archenclos” olarak da anılan “Keslik Manastırı'na”, Cemilköy kenarındaki kaya evleri yerleşim noktasına geldik. Bu kayalarda kısmen tamamen oyulmuş ve sadece incecik duvarlar kalmıştı.
Bu mükemmel mimari her zaman hayret uyandırıcıydı, öyle bir yapısı vardı ki, neredeyse modern yapı bile denebilirdi. Bizi hayrete düşüren başka bir konu da üst üste oluşturulmuş katların merdivenlerle birbirine bağlanmış olmasıydı. Genellikle buradaki tavan kalınlığının ne olabileceği sorusu geliyordu insanın aklına, ne de olsa bunca yıldır ilk günkü gibi korunmuştu. Gerçekten de burada övgüye değer bir inşaat işçiliği sergilenmişti.
Burada Arcenclos’un “bakımını yapan kişiyi” de tanıma fırsatı yakaladık, Sayın Cabir Coşkuner, burada ailesi ile birlikte tüm alanın bakımından, düzeninden ve korunmasından sorumluydu. Bu kadar bakımlı ve çok çeşitliliğe sahip bir bahçe nadiren görüyorduk. Meyveleri üzerinde olan ağaçlar ve çevredeki çalıları gördük ve gerçekten de bu bölgeye büyük bir saygı duyduk. Buralarda da yine sıkça çalılık şeklinde dikilmiş ilgimizi çeken üzüm bağlarına rastladık.