Van’ın Güzellikleri
Van, Türkiye'nin en büyük gölü olan Van Gölü’nün güneydoğu kıyılarında, verimli topraklara sahip ve akarsuları bol olan bir yerleşim merkezidir. Eski çağlarından beri birçok medeniyetin hakim olduğu bir yer olmuştur Van.
Antik Urartu Uygarlığının (900 M.Ö.) başkenti idi ve Tuşba olarak bilinmekteydi. İran sınırında ve tarihi ipek yolu üzerinde bulunması, Van’ı her devirde ekonomik açıdan canlı yapmaya yetmiştir.
Van Gölü, alanı 3713 kilometredir, Türkiye'nin en büyük gölü olmasının yanısıra yer yüzündeki en büyük soda gölüdür. Kapalı göller arasında hacim bakımından (607 km) dördüncü sırayı alır. Su seviyesi deniz seviyesine göre 1646 m yüksekliğindedir. Gölün etrafında harikulade dağ siluetleri, mağaralar, plajlar, adalar, şelaleler ve hatta antik çağın yerleşim merkezleri bulunmaktadır. Gölden tutulan balıklar yağsız ve oldukça lezzetlidir fakat yalnız nehirlerin göle döküldüğü yataklarda yaşamaktadır.
Göldeki adalar arasında en güzel olanı Akdamar Adası’ dır. Bahar mevsiminde ada, bölgedeki her yerden önce zümrüt yeşili ile adeta sarıp sarmalanır.
Van kenti, kendine has çok özel mutfağı, meşhur kahvaltısı ve çarşı içindeki kahvaltı salonları, konuksever insanları ile tamamen kendi kültürünü yaşayan ve aynı zamanda modern bir yerleşim birimi görüntüsündedir. Meşhur Van kahvaltısında manda sütünden kaymak, otlu peynir, çiçek balı, kaymak ve bölgeye has peynir çeşitleri ve hatta daha fazlasını bulmanız mümkündür.
Şehir merkezinde dünyanın en önemli Urartu müzelerinden biri olan Van Müzesi, Van Kalesi, Meherkapı ve Kedi Evi öncelikle görülmeye değer yerlerdir, Van Kalesi’ni akşam üzerine bırakırsanız, Van Gölü üzerinden olağanüstü renk cümbüşü yaratarak batan güneşi izleme imkanı bulacaksınız.
Şamran Suyu diye anılan ve Kral Menua döneminde açılan 51 km. uzunluğundaki, bölgede tarımsal sulama amacıyla kullanılan Şamran Kanalı, Urartu mühendisliğinin harika bir örneğidir ve kaçırılmaması gerekenlerden biridir.
Van Kedisi
Ülkemizin ekolojik kültür zenginliklerinden olan ve Van’ı dünyaya tanıtan Van Kedileri, her iki gözü mavi, her iki gözü kehribar (sarı renk ve tonları), tek-göz (bir gözü mavi diğer gözü kehribar renkte olanlar) diye gruplandırılır. Van Kedisi’nde yaygın bir göz kusuru olan gözlerdeki farklı renklilik, köpeklerde, kurtlarda, evcil güvercinlerde ve bazı insanlarda da görülmektedir. Bu özelliğin genetik bir defekt sendrom olduğu bilinmektedir.
Van Kedisi, uzun ve beyaz ipeksi kürklü (bazen siyah ve kahverengi benekli olanları da vardır), uzun vücut yapılı ve kaplan yürüyüşlü, tilki kuyruğuna benzeyen uzun ve kabarık kuyrukludur. Tüy uzunluğu bakımından da kısa, orta ve çok uzun tüylü olmak üzere yine üç çeşittir.
Van Kedisini diğer kedilerden ayıran en önemli özelliklerinden birisi de sudan korkmayan bir kedi oluşudur. Suyla oynamayı seven, yüzmeden hoşlanan ilginç bir türdür.
Sayıları giderek azalan ve melezleşmeye yüz tutmuş olan Van Kedileri’nin neslini korumak için, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Van Valiliği’nin işbirliği ile üniversite kampüsü içerisinde modern bir “Van Kedisi Evi” açılmıştır.
Akdamar Adası
Badem ağaçları ile donanmış, eşsiz bir güzelliğe sahip olan Akdamar Adası’na 20 dakikalık zevkli bir motor yolculuğundan sonra ulaşabilirsiniz.
Hıristiyan sanatının mühim bir eseri olan ve Akdamar Adası’nda bulunan Akdamar Kilisesi, 915-921 yılları arasında Vaspurakan Kralı I. Gagik’in emri ile Mimar Keşiş Manuel’e yaptırılmıştır. Haç planlı inşa edilmiş olan Akdamar Kilisesi, ilgi çekici mimarisi, dış cephesini saran bitki ve hayvan motifli abartmaları, kimi zaman griye, kimi zaman kırmızıya ve kimi zaman da sarıya çalan rengi ile turist akınına uğramaktadır. Kilisenin renginin günün hangi saatinde gittiğinize bağlı olarak değişmesi yapıldığı andezit taşının bir özelliğinden dolayıdır.
Tarihi
M.Ö. 2000 yılında bu bölgede ilk olarak devlet kuranlar Hurrilerdir.
M.Ö. 900 - M.Ö. 612 yıllarında başkentleri Tuşba olan Urartu devleti kurulmuştur.
M.Ö. IX. Yüzyılda Kral Sarduri tarafından Van Kalesi yaptırılmıştır.
M.Ö. VII. Yüzyıl başlarında Asurlular Van Kalesi’ni ele geçirince, Urartular Tuşba yakınlarında Rusahinili (Toprakkale) şehrini kurarak varlıklarını devam ettirmişlerdir.
M.Ö. 612 yılından sonra M.S. 644 yılına kadar kent sırasıyla Medler, Persler, Makedonyalılar, Partlar, Sasani sonra da Bizans egemenliğinde kalmıştır.
1071 Malazgirt zaferiyle Van Büyük Selçuklular'ın, daha sonra bir süre Eyyübilerin ve sonra Karakoyunlular'ın hakimiyetine girmiş, Osmanlı orduları ise 1458'de Van'ı fethetmiştir.
Türk ordusu 2 Nisan 1918' de Van'a girerek savaş nedeni ile yakılıp yıkılan şehri kurtarmıştır.