Truva - Heinrich Schliemann
Truva, dünyada iyi bilinen antik kentlerden biridir. Troia üst üste farklı kültür tabakalarından oluşmuş, arkeolojik yönden zengin bir höyük olmasına karşılık coğrafi yönden de önemlibir konuma sahipti. Burası 3000 yıl boyunca peş peşe yerleşimlere sahne olmuştur. Gerçekte Truva iki kıtayı birbirinden ayıran denize egemen bir noktada idi.
İki kıta arasında yer alanTruva Kenti; aynı zamanda zenginlik, savaş ve ticaret kenti olarak bilinmektedir. Buraya 9 tane Truva kenti kurulma nedeni de budur. Truva Kenti’nden Homeros’un İlyadasında söz edilmiştir ve bu kentlerin altıncısıdır. Homeros burayı şiirsel bir dille anlatmış ve araştırmacıların dikkatini bu kent üzerine çekmiştir.
M.Ö. 485 - 465 yıllarında Pers hükümdarı Xerxes’in Yunanistan’a savaşmaya giderken buraya uğradığını, Büyük İskender’in sürekli Homeros’u okuduğunu bazı kaynaklardan öğrenebilmekteyiz.
Alman bilim adamı Henrich Schliemann (1822-1890), aynı zamanda zengin bir tüccardı ve 1871-1873, 1878-1879 ve 1822 yıllarında çalışmalar yapmıştır. Sistemsiz biçimde kazmaya başlamış olan Schliemann 10 m. derinlikte açtığı bir çukurda İlion’un ikinci yapı katının yangın tabakası ile karşılaşmıştır. Schliemann, arkeoloji bilgisinden yoksun oluşundan ötürü de yapı katlarını birbirine karıştırarak yok etmiştir. O, Kral Priamos’un hazinelerini arama amaçlı yaptığı kazılarda; pişmiş topraktan keramik parçaları, bakır, bronz eşyalar, taş, mermer kalıntıları ile karşılaşmış ve arkeoloji belgelerini, kalıntılarını yok etmiştir. Fakat sonunda amacına kavuşmuştur. Bugün orada görebileceğiniz birkaç yıkıntı bulunmaktadır. Bergama ve Efes troylarına karşın buradaki yıkıntılara daha az rastlayabilirsiniz.
Truva dillerden düşmeyen hikayesi nedeniyle birçok turist tarafından ziyaret edilmektedir.Truva Heinrich Schliemann Truva Türkiye’deki en eski ve ünlü şehirlerden biridir. Şehrin tarihi 3000 yıl önceye dayanmaktadır. Tutku, efsanevi Truva Savaşı’nın zafer ve trajedisinin destansı bir anlatımı olan “Troy/Truva”daki tüm önemli olaylarının kalbini oluşturmaktadır.
Birgün Isparta kralı Menelaus, Truva’nın prensi ve savunucu olan Hektor’la uzun süreli düşmanlığına son verip barışmak adına bir ziyafete katılır. Hektor’un çok yakışıklı olan kardeşinin ortadan kaybolması üzerine, savaşın tohumlarını oluşturmuş olurlar. Hektor, Menelaus’un dünyanın en güzel kadınlarından biri olarak kabul edilen karısı Helen’in yatak odasında ortaya çıkmıştır. Bunun üzerine Yunan ordu liderleri Truva’ya karşı savaşmak üzere güçlerini birleştirirler ki onların çoğu Helen için yarışmış ve onunla evlenen kişinin haklarını korumak için yemin etmiştir.Yetenekli ve ünlü savaşçı Aşil bu liderlerden biridir. Aşil çok kuvvetli bir liderdir. İsmi dahi herkesi korkutur. Onun annesinin bir tanrıça olduğu söylenmektedir ve Aşil annesinin ölümsüzlük gücüne sahiptir. Menelaus’un ağabeyi ve Yunanların kibirli ve hırslı kralı Agamemnon, Aşil’i de kendi güçlerine katmak ister. Aşil’in, şöhret ve ölümsüzlük arzusu, yurdundan çok uzaklarda iktidar ve intikam için çıkarılmış bu savaşın ön saflarında yer almasına sebep olmuştur. Hektor ve Paris, Truva’ya Yunan donanmasından hemen önce varırlar. Babaları, Kral Priam’ın önünde iki seçenek vardır: Ya Yunanlarla savaşa girecektir; ya da Menelaus’un kaçırılan karısını iade edecek ve yargılanması için oğlu Paris’i de düşmanlarına teslim edecektir. Verdiği karar sonucunda; Paris, Helen’i geri vermeyecektir ve Priam da oğlunu feda etmeyecektir. Tek çare savaşmaktır. Alman bilim adamı Heinrich Schliemann bu hikaye ile çok büyülendi ve olayın olduğu eski yerleri bulmak için kazılar yapmaya başladı. H.Schliemann, bakır leğenler, tencereler, altın, gümüş, elektron ve tunç kupalar, bakır mızrak uçları, çeşitli takılar bulmuştur. Özellikle bu takılar arasında altın yüzükler, bilezikler, küpeler ve baş süsleri vardı.