En son 2003 yılında üretilen Vosvos’lar şüphesiz ki Dünya’nın en çok sevilen arabalarıdır. İlk kez 1938 yılında caddelerde boy gösteren yuvarlak hatlı vosvosların seri üretimine ikinci Dünya Savaşının bitiminden sonra geçildi.

30 Temmuz 2003 saat 9:15 de son vosvos Meksika’daki banttan törenle uğurlandığında üretim sayısı 21.529.464 ‘u buldu. Bu sayıya başka hiçbir araç ulaşamadı.

Volkswagen üretimi ve dış satımı Alman “Ekonomik Mucizesi” nin önemli faktörlerinden birisidir. 1960 ‘lı yılların büyük boyutlu Amerikan arabalarının yanında ufak bir böcek gibi görünen Vosvoslar zamanla satış rekorları kırmakla kalmamış, aynı zamanda yeni bir düşünce akımına da öncülük etmişlerdir. Büyük, şatafatlı lüks Amerikan arabalarına, küçük boyutu, sağlamlığı, mütevazi ve ekonomik özellikleri ile rakip olmuş, tüm reklam kampanyalarında bu özellikler işlenmiştir.  Çok başarılı olan vosvos reklamları günümüzde pek çok okulda ders olarak işlenmektedir. “Think Small”, yani küçük düşün sloganlı vosvos reklamları ve vosvos sahiplerinin oluşturduğu farklı sosyal ortam, her şeyin en büyüğünü ve lüksünü isteyen Amerikan toplumunda yeni bir kültürel akımın doğmasına neden olmuştur. Vosvosların Kult-Auto (Kültür Arabası) olarak haklı bir üne kavuşmasının önemli nedenlerinden birisi, zamanla tüm Dünya’ya yayılan ve “Çiçek Çocukları” ile simgelenen Hippi felsefesidir. 

Otomobil gibi bir makinaya duygusal niteliklerin eklenmesi ilk kez vosvoslarla gerçekleşmiştir. Vosvosun baş rolde oynadığı Herbie filmlerinde vosvoslar duygu ve düşünceleri olan birer canlı gibidir. Herbie serilerinin yakaladığı sempati ve başarıdan sonra  Avrupa’da  “Dudu” filmleri çevrilmiştir. Herbie Kuzey Amerika, ve Latin Amerika’da  başrollere çıkarken, Monaco’ya uğradığı da olmuştur. Sarı renkli Dudu ise günü gelmiş helikopter olmuş, gereğinde denizleri aşmıştır. İsviçre Alpleri, Afrika ormanları ve Almanya Dudu’nun yaşam alanı olmuştur. Herbie ve Dudu, film kahramanı vosvosların isimleridir. Günümüzde de vosvos sahipleri arabalarına mutlaka bir isim koyarlar. 

Ayrıca her ülkede vosvos başka isimler altında anılmaktadır. Bu sevimli arabalara yakıştırlan takma isimlerin başında “Böcek” anlamına gelen Kaefer, Bug ve Beetle gelmektedir. Farklı ülkelerde 40 dan fazla  isim takılmıştır. Bazı örnekler: Brezilya’da Fusca, Meksika’da “Vocho”, İtalya’da “Macciolino”, Fransa’da “Coccinelle”, İspanya ve Şili’de “Escarabajo” . Türkiye’de zaman zaman  Kaplumbağa veya Tosbağa denilse de “Vosvos” ismi en yaygın olarak kullanılanıdır. Neden vosvos denildiği konusunda görüşler farklıdır. Kimileri motor ve eksozdan çıkan tipik sesin vosvos vosvos gibi kulağa yansıdığını, bu nedenle vosvos adı verildiğini iddia etmektedir. Bazıları ise Türkçe’de zor telafuz edilen Volkswagen kelimesini basitleştirerek kolayca vos veya vosvos olarak kullanıldığını savunmaktadırlar.

Vosvos sahipleri’nin bir araya gelerek oluşturdukları Fan Clup veya Derneklerin sayısı pek çok ülkede binleri geçmiştir. Yöresel vosvos buluşmalarının yanı sıra uluslararası vosvos buluşmaları organize edilmekte, her yıl binlerce vosvos ve sevenleri bir araya gelmektedir.

Antalya’daki vosvos sahipleri 1999 yılında  “Kaplumbağa Fan Club Antalya” (KFCA) ü kurmuşlardır. Kaplumbağa Fan Club Antalya 11 yıldan beri faaliyet gösteren Türkiye’nin en uzun soluklu vosvos kulüplerinden birisi olmuştur.  Klüp üyeleri her ayın ilk salı akşamında mutlaka bir araya gelmekte ve vosvos hakkındaki bilgi ve görüşlerini paylaşmaktadırlar. Her ay bir etkinlik düzenleyen klüp, ülke çapındaki büyük vosvos buluşmalarına da katılmaktadır. Etkinliklerini www.vw07.org  ve www.vosvos07.org adresindeki web sayfasında yayınlayan KFCA, iki yıldan beri de “KFCA Magazine” isimli online bir dergiyi vosvosseverlere ücrestsiz olarak sunmaktadır. Klübün düzenlediği “Vosvos Fotoğrafları yarışması” ve “Ayın Vosvosu” gibi etkinliklere Türkiye’nin her yerinden, hatta yurt dışından çok sayıda katılım olmuştur. Son vosvosun üretildiği 30 temmuz, her yıl KFCA tarafından “Vosvos Günü” olarak kutlanmakta, bu kutlamalarla üretimi durdurulan bir otomobilin bir efsane olarak yaşadığını ve yaşamaya devam edeceğini vurgulamaktadır. 

Fuat Kıvran
Şubat 2011